Tüketilen gıdalar, stres ve uykusuzluk cildimiz için iyi olmadığını bildiğimiz şeyler arasında yer almaktadır. Tüm bu maddeler cilt sağlığını olumsuz şekilde etkiler ve tehlikeye atabilir. Bunun yanı sıra her geçen kirlenen hava da cilt üzerinde önemli bir etki bırakmaktadır.
Hava kirliliğini duyduğumuz zaman akıllara fabrika bacasından çıkan siyah bir duman gelmektedir. Ancak roblem her anda bu kadar görülebilir bir düzeyde olmayabilir. Bu tanıma çok sayıda madde eklenmektedir ve bilim insanları 6 temel kirleticiden bahsetmektedir. Bu altı kirletici kurşun, nitrojen oksitler, karbonmonoksit, partikül kirliliği ve yer seviyesindeki ozon olarak sıralanmaktadır. Çoğu zaman partikül madde olarak adlandırılan şey ise kükürt oksitler olarak tanımlanmaktadır. Çoğunlukla hava kirliliğinin dış ortam ile ilişkilendirilmesine rağmen yanan mum, yemek pişirmek için kullanılan yakıt ve ev ürünleri gibi şeylerden kaynaklanan hava kirleticileri iç mekanlarda da bulunabilmektedir.
Hava kirliliğinin insan cildi üzerinde olumsuz etki bıraktığı konusunda şüpheye yer yoktur. İç organlar ve dış dünya arasında bariyer olarak görev olan cildimiz kirlilik dahil olmak üzere çeşitli çevresel stres faktörlerinin hedefi halinde bulunmaktadır. Hava ile sürekli bir temas halinde bulmamız sebebiyle kirletici partiküller cilt üzerinde asılı bir şekilde kalabilir ve çok daha derine temas edebilir.
Cilt hakkında çok sayıda konuda olduğu gibi en iyi saldırının savunma olduğu bilinir. Farklı bir deyişle ise hasar bir defa yaşandığında geri alınabilir ya da onarılabilir. Diğer taraftan ilk etapta bunun yaşanmasını engellemek ise daha kolay olacaktır. Zarar görmüş ciltlerin lazer gibi tedavilere yanıt verdiği de bilinmektedir.
Cilt bariyerini güçlendirmek ise bu konuda yapılacak olan ilk şeydir. Güneş kremi kullanmanın önemi de dikkat çekmektedir ve bu konuya dikkat edilmelidir. Tıpkı güneşten kaçındığımız gibi kirli alanlardan da mümkün olduğu kadar kaçınmaya çalışmamız tavsiye edilir.