Günümüzde bankalardan kredi çekmeden finansman desteği almak, konut ya da taşıt sahibi olmak pek mümkün değil. Birçok dar ya da orta gelirli vatandaşlar ihtiyaçlarını ertelememek için bankalardan kredi finansmanı almakta. Bu haberimiz ise bankadan kredi almayı düşünenleri ve bankalara borcu olan herkesi ilgilendiriyor. Kredi borcu hayat sigortası tarafından karşılanır mı? Borcu olan kişi borcu bitmeden vefat ederse kalan krediye neler olur? Tüm detaylar haberimizde.
Ülkemizde her gün binlerce kişi yılda ise milyonlarca kişi bankalardan ev, otomobil ya da ihtiyaç kredisi alır hale geldi. Kredi kullanırken de birçok banka vatandaşlara hayat sigortasını artık zorunlu tutuyor. Birçok vatandaş da hayat sigortasını ani bir vefat durumunda mirasçılarını yükümlü bırakmamak için kabul ediyor. Fakat hayat sigortası her durumu kapsamamakta. Hayat sigortasını yaptırsanız bile mirasçılarına yüklü bir borç bırakabilirsiniz!
HAYAT SİGORTASI NEDİR? ZORUNLU MUDUR?
Hayat sigortası bireyin bankadan kredi çekerken yaptırdığı bir tür sigortadır. Vade süresi boyunca kişinin vefatı gerçekleştiğinde, kalan kredi borcu mirasçılardan değil sigorta şirketinden talep edilir. Böylece vefat eden borçlunun mirasçılarına borç kalmamış olur.
Hayat sigortasını ise artık birçok banka zorunlu tutmakta. Özellikle de konut ya da taşıt gibi vade süresi uzun olan kredilerde bankalar kendilerini de güvence altına almak istiyorlar. Borçlunun vefat durumunda banka mirasçılarla hukuki bir sürece girmek yerine sigorta şirketinden parasını hızlı bir şekilde alabiliyor. Bu yüzden birçok banka da müşterilerine kredi vermek için hayat sigortasını zorunlu tutmakta.
Yine de hayat sigortasının tazminat ödeyebilmesi için borçlunu kaza, hastalık, intihar ya da öldürülme sonucu hayatını kaybetmesi gerekiyor. İntihar durumunda da sigorta şirketi hayat sigortasının en üç yıllık olma koşulunu arıyor. Bazı durumlarda bu süre uzayıp kısalabiliyor da.
HAYAT SİGORTASI HER ZAMAN BORCU ÖDEMEZ!
Bireylerin kredi çekerken mirasçılarını korumak için aldıkları en büyük önlem hayat sigortasıdır. Hem bankanın hem de mirasçıların lehinedir. Fakat diyabet hastası birinin kanserden ölmesi, ya da şeker hastası bir insanın komaya girip vefat etmesi gibi bazı durumlarda şirket ve mirasçılar arasında hukuki sorunlar başlamakta.
Eğer bireyler hayat sigortasını yaptırırken hastalığını gizlemişse, ya da kâğıtta belirtilmediği için ölümcül hastalığından bahsetmemişse bazı problemler baş gösterebiliyor. Sonuçta hayat sigortası yapan şirketler, kişinin verdiği bilgileri ve beyanı dikkate almakta.
Türk Ticaret Kanunun 1439’uncu maddesi gereği eğer kasıtlı olarak borçlu kişi hastalığını sigorta şirketine bildirmemişse, vefatı bu hastalık nedeniyle olursa tazminat borcunu sigorta şirketi karşılamaz. Kredi kullandıktan sonra bireyin vefat etmesi durumunda mirasçılarını en çok uğraştıran sorunsa budur. Bu gibi durumlarda hayat sigortası tazminatı ödemez ve mirasçılar kendilerini beklemedikleri bir borçla karşı karşıya bulurlar.
Fakat bu arada altı çizilmesi gereken nokta bu durumun kasıt olarak yapılmasıdır. Kanser hastası eğer hastalığını bildirmemiş ve kanserden vefat ettiyse sigorta borcu karşılamaz fakat farklı bir nedenden vefat gerçekleşirse borç karşılanır. Ayrıca eğer kişi sigortasını yaptırırken hastalığının teşhisi konulmadıysa şirkete yanlış bir beyan vermiş sayılamaz. Bu nedenle sigorta şirketi de tazminat ödemeyi reddedemez.
COVİD-19 ÖLÜMLERİNİ HAYAT SİGORTASI KARŞILAR MI?
Son yıllarda hayatımıza yerleşen korona virüs hukuki alanlarda da karşımıza çıkmaya devam ediyor. Birçok sigorta şirketi korona virüs nedeniyle gerçekleşen vefatları sigorta kapsamında değerlendiriyor. Kişinin kronik ya da farklı bir rahatsızlığı olsa bile vefat neden korona olarak kaydedilirse hayat sigortası tazminatı ödemekle yükümlüdür.